30 Haziran 2014 Pazartesi
Mazda RX-8
Mazda RX-8, Japon üretici Mazda tarafından Nisan 2002 - Ağustos 2012 arasında üretilen spor otomobildir. Motor olarak Wankel motoru kullanımakadır. Wankel motoru 1308 cc'dir. RX-8'de 192,215,231,240 ve 250 HP gücünde beş adet Wankel motoru vardır. Şanzıman olarak 5 ve 6 ileri düz vites şanzımanın yanı sıra 4 ve 6 ileri otomatik vitesde kullanılmaktadır.
Wankel motorda piston yerine rotor kullanılarak pistonlu motorlara oranla daha az hacimle daha fazla beygir ve tork üretilmektedir. Tabi daha az hacim daha az yakıt tüketimi anlamına gelmez .
Rx-8 motor tipinden dolayı Türkiye piyasasında pek yer tutamamıştır.
çünkü birçok japon aracında olduğu gibi bu araçtada motor parçaları ülkemizde pahalı satılmaktadır.
Wankel motorlar pistonlu motorlardan daha fazla aşınır ve ömrü daha kısadır ve kilometresi doldoğunda diğer motorların aksine bakım yerine tekrar yenileme gerektirir.
Bu faktörlerde araba parçalarının pahalı olduğu bir ülkede insanların gözünü korkutmaya yetmektedir zaten :)
KARBÜRATÖRLÜ ARAÇLARDA LPG SORUNLARI
Karbüratörlü Araçlarda Motora Bağlı Lpg Yakıt Tüketimini Etkileyen Sebepler
1- Karbüratörlü lpg sisteminde yakıt sarfiyatını etkileyen sebeplerin başında motorun sağlıklı çalışmasının önemi büyüktür. Subap ayarı ve ateşleme sistemi düzensiz olan araçta lpg yakıt tüketimi %20 ile %50 artar. Yakıt tüketiminin artmaması için her yıl kışa gireken avans ayarı, subap ayarı yapılıp bujilerin değişmesi gerekir.
Özellikle karbüratörlü sistemlerde kış aylarna girerken kışlık termostat takılı değilse ne yaparsanız yapın lpg de aşırı yakıt tüketimine engel olamazsınız. Araçta kışlık termostat olmayınca motor ve lpg beyni çok geç ısınır. geç ısınan Lpg beyni 50 derece sıcaklığa gelene kadar karbüratöre normalin 2 katına yakın lpg gazı gönderir.
Kısaca bu konuya açıklık getirecek olursak lpg beyninin görevi içerisindeki sıvı gazı motor suyundan aldığı sıcaklıkla ısıtarak buhar haline dönüşmesini sağlayıp buhar halinde daha az miktarda güvenli lpg göndermektir. bu sebepten dolayı lpg beyni ne kadar çabuk ve fazla ısınırsa yakıt tüketimi tasarruflu olur.
2- Aracın eksozu tıkalı ve hasarlı ise lpg li araçta yakıtı aşırı derecede etkiler. eksoz tıkalı ise aracın performansı düşer örnek verecek olursak 5 viteste çıktığnız yokuşu 3 viteste zor çıkmaya başlarsınız. Peki eksozun tıkalı olduğu nasıl anlaşılır belirtileri nelerdir bu konuya sizdeğerli okurlarımızın anlayacağı şekilde açıklık getirelim. Tıkalı eksozda belirli oranda performans kaybı ve hararette yükselme meydana gelir.
Eksozun tıkalı olmasının en büyük belirtisi akşam karanlık bir yerde ön kabutu kaldırın yaklaşık 1 dakika 3000 devirde ayanızı gazda sabit tutup bırakın eksoz ve manifolda bakın kor hali ve rengini aldıysa eksoz tıkalıdır. son olarak eksozun tıkalı olmasının en büyük belirtisi olarak yakıtı normalin 4 yada beş katına kadar çıkarmasıdır.Eğer yakıtta aşırı oranda fazlalık varsa ilk eksoz sistemi kontrol edilmelidir.
3- Aracın şanzuman sistemi içerisinde bulunan baskı balata aşındıysa aşınma oranna göre yakıtta %20 ila %50 oranında yakıt fazlalığı meydana gelir. Baskı balatanın aşınma belirttileri ise araç zora veya yokuşa geldiği anlarda performan ve güç kaybı yaşanır. Aynı zamanda aracın öntarafından kablo yanığı gibi koku ve duman belirtileri vardır.
4- Özellikle kış aylarında aracın altında bulunan firen parçalarının ıslanması çamur olması ve bu gibi nedenlerden dolayı zarar görüp paslanarak fren balatalarının sıkması meydana gelir. Bu nedenle araç seyir halindeyken daha fazla motor gücüne ihtiyaç duyar ve yakıt tüketiminin artmasına neden olur.
Frenlerin sıkıp sıkmadığnı anlamak için çok basit bir işlem yapmanız yeterlidir. Aracı hafif bi yokuşa park edin el firenni indirip vitesi boşa aldığnızda hareket ediyorsa frenlerde sıkma sorunu yok demektir.
5- Karbüratörlü lpg sistemlerinde hava filtresi değişimi ve hava girişi ayarı için yapılan bantlama işlemleri bilinçsiz kişiler tarafından yanlış ve gereksiz yere yapılırsa lpg li araçta yakıt sarfiyatını artırır. Aynı zamanda aşırı tıkalı hava filtresi yakıt sarfiyatını artırır.
6- Karbüratörlü araç sahipleri edindikleri yanlış bilgilerle belirli kilometrelerde veya zamanlarda kafalarında yer edinip ve bu bilinçle hareket ederek araçta hiçbir problem yokken lpg servislerne gidip ayar yaptırma hissi duyarlar. Karbüratörlü lpg sistemlerinde motorun çalışması lpg de normalse ve yakıt sarfiyatında fazlalık yoksa durduk yere lpg servislerine ayar yaptırmak için gitmeyin.
7- Lpg beyin montajı yapılırken motora bağlı su bağlantılarının yanlış yerlerden yapılması hem karbüratörlü hemde sıralı sistemlerde lpg beyninin geç ısınmasına neden olup yakıtın lpg de fazla yakmasına neden olur. Lpg beynine yapılan yanlış su bağlantıları tespit edilmezse hiç bir şekilde yakıt sarfiyatı düşmez ve düşürülemez.
8- Motora bağlı lpg tüketimini etkileyen sebeplerden son olarak dikkate alınacak konulardan bahsedecek olursak aracın çalışma sistemine etki eden parçalardan olan eksoz ve hava filtresi gibi parçaların bilinçsizce aksesuar amaçlı takılmalarıdır.
Lpg Sisteminde Yakıtı Etkileyen Sebepler
1- Lpg beyin ve mikser montajının düzensiz yapılması örnek verecek olursak lpg beyni ve mikser arasındaki mesafenin uzak olması lpg de yakıt tüketimi orannı arttırır.
2- lpg ayarnın düzensiz olması ve tecrübesiz kişiler tarafından ayar yapılması yakıtı arttırır.
3- Lpg beyni arızalı ise karbüratöre düzensiz yakıt gönderip lpg li araçta fazla yakıt tüketimi ve düzensiz çalışmasına neden olur. Peki lpg beynin arızalı olduğnu nasıl anlarız bu soruya kısa bir kaç örnekle açıklık getirecek olursak örneğin arızalı lpg beyni belirtileri arasında ilk sırada sabahları araç çalıştıktan bir süre sonra lpg beyninin buz tutması gaz kokusu yayması ve aracın düzensiz çalışarak stop etmesidir. bir diğer örnek ise aracın lpg çok geç çalışmasıdır. Marşa uzun süre basıp araç çalışmıyor ve lpg düğmesini ortaya aldığnızda çalışıyorsa lpg beyni bozuk demektir.
Kullanıcı Kaynaklı Yakıt tüketimini Etkileyen Sebepler
1- Lpg li araç yüksek devirlerde kullanılırsa yakıt tüketimi benzinde arttığı gibi lpg'de otamatikman artar. Aracı 2000 - 3000 devir aralığında kullanmamız yakıtta ekonomi sağlar.
Örnek verecek olursak 1600 motor araçta 100 km mesafeyi 2500 devirde sabit hızda gidersek ortalama 9 - 10 litre arası yakıt tüketimi olur. 100 km mesafeyi 4000 devir üzeri kullanırsak 13 ile 15 litre arası yakıt tüketimi meydana geldiğini görebiliriz.
2- Motor ısınmadan yüksek devirde kullanmak sibop ayarlarının bozulmasına neden olacağı gibi lpg beyninden karbüratöre sıvı lpg gitmesine sebep olup, lpg yi aşırı tüketme sorununa yol açar. LPG li araçta rölanti sorunu;
Lpg li araçta rolanti sorunu genellikle Lpg ayarı bozulunca veya iklim değişimlerinden dolayı meydana gelir. Lpg li araçta rolanti sorunna neden olacak faktörlerden bir kaç örnek verecek olursak hava filtresi kirlendiğinde veya yeni değiştirildiğinde, motor suyunun eksikliğinden, aracın ateşleme sisteminde oluşan arızalar veya lpg beynin yani regülatörün kullanım süresini yitirerek arıza yapmasından dolayı rolanti sorunu meydana gelerek aracın düşük devirde çalışmasına ve araç seyir halindeyken vitesi boşa alınca stop etmesine neden olur
Yokuşta Çekişi Düşüyor
Lpg li araçta yokuşta çekişi düşüyor sorununa yol açacak bir kaç neden vardır.Lpg li aracın performansı düşükse ilk olarak gaz ayarının düzgün olup olmadığının kontrolünü yaptırmalıyız. Çünkü genelde lpg de çekiş sorunu gaz ayarının ve karbüratöre giren hava akışının bilinçsiz şekilde yapılmasından dolayı ortaya çıkmaktadır.
Lpg li araçta motora giren hava miktarı iyi ayarlanamazsa araçta aşırı derecede performas sorunu meydana gelebilir.
Yokuşta Çekişi Düşüren Nedenler
1- Avans ve subap ayarı bozuk ise aracın çekişinde düşüklük meydana gelir.
2- Hava filtresi yenilendikten sonra, gaz ayarı yapılmazsa aracın çekişi düşer. Hava filitresi çok kirlenirse yine ayar bozulur ve çekiş düşer.
3- Bujilerden birisi ve daha fazlası arızalı veya kurum bağlamış ise çekiş ve tekleme sorunu çıkar.
4- Şanzumanda bulunan baskı balata aşınıp ömürleri bitmek üzereyse özellikle yokuşlarda çekiş sorunu yaşanır.
5- Lpg beynine bağlanan su hortumları sürekli devirdaim olan yerden değilde yanlış yerden bağlandı ise motor soğukken tekleme ve çekiş sorunu ortaya çıkarır.Gaz beyninin motordan gelen sıcak su hortumu sayesinde ısınması gerekir. Basitce elimizi gaz beyninin üzerine koyarak ısınıp ısınmadığını anlaya biliriz.
6- Nadirende rastlansa aracın eksozu tıkalı olunca hem benzinede hemde lpg de aracın yokuşta çekişi düşük olup yakıt sarfiyatı artmaktadır
Lpg'de Motor Tekliyor Gaz Yemiyor
Karbüratörlü sistemlerde araba lpg de tekliyor gaz yemiyor ise aşağıdaki muhtemel sebeplere göz atmamız gerekir.
Avans ayarının bozuk olması ateşleme sistemini etkileyeceği için lpg de kullanırken aracın çekişini düşürüp düzensiz çalışmasına ve yakıtın fazla yakmasına neden olur.
Regülatör arızalı ise motora düzensiz yakıt göndereceği için araçta boğulma, gaz yememe, yakıt fazlalığı ve düzensiz çalışma gibi bir çok sorun ortaya çıkar.
Lpg'li araçta motorun düzenli çalışması için motora giren hava miktarının düzenli ayarlanması gerekir aksi halde araçta performans kaybı ve gaza basınca geç toplama gibi sorunlar ortaya çıkar.
Aracın ateşleme sisteminde meydana gelen sorunlar lpg'de tekleme gaz yememe gibi sorunlara yol açar ateşleme sistemini yıllık bakımlarla kontrol ettirmeliyiz.
Karbüratörlü ve eski model enjeksiyonlu sistemlerde lpg beyni üzerindeki hava ayarı ve hava filtresine giren hava miktarı orantılı şekilde ayarlanmazsa gaza basınca veya ani kalkışlarda yığılma ve patlama sesi meydana gelir.
Motorun subap ayarı iyi değilse araçta yığılma gaz yememe ve yakıt proplemleri ortaya çıkar.
Lpg'li araçlarda buji tırnak aralığı çok önemlidir lpg ustasından tavsiye alarak araca uygun buji seçimi yapılmalıdır. Aksi halde lpg çekiş ve yakıt sorunu gibi sorunlar ortaya çıkar.
Gaz beyni su bağlantıları yanlış yapılırsa yada tıkanıklıkdan dolayı gaz beyni geç ısınırsa araba tekler ve gaz yemez.
Lpg'de Araba tekliyor gaz yemiyor ise lpg tankından gelen borular veya gaz kesici tıkalı olabilir.Bu parçaların temizliğini yaptırmalıyız.
Modifiye Aşamaları
1) Cam Filmi :
Cam filmi modifiyenin en basit aşamasıdır, araca estetik bir görünüm sağladığı gibi, zararlı uv ışınlarından korunmak ve yolcu kabininin güneş ışınlarıyla ısınmasını önlemek amacıyla da kullanılır. Cam filminin diğer bir kullanım alanı sürüş güvenliği sağlamaktır. İyi bir cam filmi gece sürüşlerinde karşıdan gelen keskin ışınları kırarak güvenli sürüş sağlamanıza yardımcı olur. Satış noktalarında “çizilmez cam filmi” veya “amerikan cam filmi” olarak adlandırılır ancak cam filmi çizilmez diye bir kural yoktur. Her cam filmi çizilebilir ancak bazıları daha kaliteli olduğu için çizilmeye karşı daha dayanıklıdır. Ülkemizde aracın ön kısmına cam filmi çektirmek kanunen yasak ancak polis gördüğünüzde camları açarsanız veya gece bir polis gördüğünüzde tavan lambalarını yakarsanız sorun olmaz. Ben bunlarla uğraşamam derseniz tam koyu olmayan 1 ya da 2 numara film çektirmeniz önerilir. Çektirmeniz önerilir diyorum çünkü kendi cam filminizi kendiniz çekmek isterseniz çok uğraşırsınız. Bu konuda uzman bir servisin çekmesi daha uygundur. Maliyeti 50 ile 80 YTL arasında değişebilmektedir.
2) Far Kitleri ve Neon Aydınlatma:
Yine otomobilinde hoş bir görünüm yakalamak isteyenlerin en çok tercih ettiği ürünlerden biridir. Far kiti olarak özellikle Xenon far kitleri sıkça kullanılmaktadır. Bildiğiniz gibi Xenon kimyasal bir elementtir. 1898 yıllında keşfedilmiştir.Otomobillerde ise 1990′lı yıllardan beri kullanılmaktadır ancak son 2-3 senedir yaygınlık kazanmıştır. Xenon farları diğer far kitlerinden ayıran en büyük özellik daha iyi aydınlatma sağlamasıdır. Xenon farların normal sarı renkte ışık veren Halojen farlardan diğer bir farkı ise kit olarak satılmasıdır. Yani bir Xenon lambayı alıp aracınıza direk uyguladığınızda verim alamazsınız çünkü Xenon lambalar mercekli camlara ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle sadece lamba olarak değil far komple set olarak satın alınmalıdır. Kısa mesafede yüksek yoğunlukta ışık yaydığı için daha iyi bir görüş sağlar ancak yansıma fazla olduğundan karşıdan gelen sürücünün gözünü alabilmektedir. Bu nedenle Xenon far alırken Uzun-Kısa değilde sadece Kısa aydınlatma özelliğine sahip farlar tercih edilmelidir.
Diğer bir alternatif ise Angel Eyes adı verilen far kitleridir. Bunlar sürüş anında daha az tehlikeli olabilmekle birlikte beyaz değilde mavi renkte bir ışık yaydığından ve far içerisinde mavi bir halka şeklinde olduğundan göze daha güzel görünmektedir. Xenon ve Angel Eyes far kitlerinin fiyatları kalitesine göre değişmektedir. Ancak ortalama olarak 350 ile 1100 YTL arasındadır.
Neon aydınlatma ise geceleri aracı alımlı gösteren bir başka unsurdur. Neon lambalar ilk olarak dükkanların tabelalarında ve televizyon tüplerinde kullanılmaya başlanmışsa da üretken modifiyeciler tarafından keşfedilerek otomobillere uygulanmıştır. Neon doğada çok az bulunan bir gazdır ve bu gaz genellikle uzunca bir cam tüpün içine doldurulup otomobillerin alt kısmına yerleştirilir ve düşük bir voltajla çalışabilir. Araç altı aydınlatmanın diğer bir alternatifi ise led lambalardır. Yine led lambalar uzunca bir tüpün içine dizilerek küçük bir voltajla çalıştırılabilir.
3) Jantlar ve Lastikler:
Dış modifiyenin vazgeçilmez bir parçasıdır. Kaliteli jantlar kullanılarak estetik bir görünüm yaratıldığı gibi güvenlik ve performans da sağlanmış olur. Dışarıdan bakıldığında jant basit bir parça gibi görünür ancak tam aksine jantların doğru seçilmesi can güvenliği açısından çok önemlidir. Çünkü jantlar aracın fren disklerinin soğutulmasından, performans ve yakıt tüketimine kadar doğrudan müdahalede bulunmaktadır. Bilindiği gibi jantların ölçüleri inç ( ” ) birimiyle belirlenmekte 1 inç ise 2.54 santimetreye tekavül etmektedir. Ülkemizde en çok tercih edilen jantlar 16 ve 17″ jantlar oluyor bundan yukarısı ise ülkemiz yolları açısından pek sağlıklı değil şehir dışına çıktığınızda sadece görünüşünü beğenip aldığınız jantlar başbelası olur. Ayrıca unutulmamalıdır ki jantlar ne kadar genişlerse ağırlıkta o kadar artar ve gerek frenaj gerekse yakıt tüketimi ve performans açısından olumsuz bir durum oluşur. Bunun önüne geçmek için jant alırken aracınızın motor hacmini, oluşacak yakıt tüketimini ve yol tutuşunu da göz önünde bulundururak jant seçimi yapmalısınız. Jantlar nasıl oluyorda yol tutuşunu engelliyor ? diyenler için bir örnek vermek gerekirse; eminim herkes ufak tefek drift ve drag yarışlarının videolarını seyretmiştir. Dikkat ederseniz drift yarışlarında geniş jantlar ve dar yapılı lastikler kullanılır amaç aracın olabildiğince fazla kaymasını sağlamaktır. Drag yarışlarında ise oldukça geniş lastikler ve dar yapılı jantlar kullanılır buradaki amaç ise aracın olabildiğince az patinaj atmasını sağlamaktır. Jantlar tek parça ve çok parçalı olarak satılmaktadır. Çok parçalı jantlar hasar gördüğünde sadece hasar gören parçanın değiştirilmesine imkan tanır bu nedenle tek parçalı jantlara göre daha avantajlıdır. Jantların fiyatlarıda kalitesine göre değişmektedir. Piyasadaki en kaliteli ve güvenli jantlar ise Momo, Enkei ve O.Z’dir. Aracınıza uygun jantı buradan marka ve model seçerek bulabilirsiniz.Eğer jant seçimini yaptıysanız sıra geldi lastiklere; genel olarak iki tip lastik vardır. Birincisi standart lastikler ikincisi ise performans lastikleri. Standart lastikler 180 km hıza kadar güvenli sürüş sağlar ve lastik üzerinde ” T ” harfiyle gösterilir, performans lastikleri ise 180 km ve üzeri hıza kadar güvenli sürüş sağlar ve lastik üzerinde ” H ” harfiyle gösterilir.
4) Rüzgarlık (Spoiler) :
Sedan otomobillerde bagaj kapağının üzerine, Hatchback otomobillerde ise tavanın arka kısmına takılan ve rüzgarlık olarak bilinen parçadır. Burada ki amaç aerodinamik etkiden olabildiğince fazla yararlanarak aracın yola yapışmasını sağlamaktır. Çünkü bir bir otomobil yere ne kadar güç uygularsa o kadar zor kayar. Yani rüzgarlık güzel bir görünümün dışında yol tutuşu açısından da oldukça aktif rol oynamaktadır. Bu sebeple rüzgarlık alırken sadece şekil olarak beğenip almamak gerekir. Özelliklede rüzgarlığın açısına çok dikkat edilmelidir. Araç hızlandıkça, araca etki eden hava miktarıda artacağı için, rüzgarlık havayı karşılayacak ve aracın arkasının yere bastırılmasını sağlayacaktır. Bir otomobil fabrikadan çıkmadan önce ulaşabileceği en yüksek hız ve buna bağlı olarak oluşacak hava akımı en ince detaylarına kadar hesaplanır. Eğer siz aracınızın motorunu modifiye ederek güç artışı sağlarsanız bu hesaplamaların dışına çıkmışsınız demektir. Bu nedenle araçta fark edilecek hadar güç artışı sağlanmışsa muhakkak rüzgarlık (spoiler) kullanılmalıdır.
5) Spor Amortisörler :
Yere yaklaştırılmış bir binek araç, yerden yüksek bir binek araçtan daima daha sportifdir. İşte spor amortisörlerin kullanım amaçlarından biri budur. Ancak daha önemli bir amaç yol tutuşu sağlamaktır. Yüksek süspansiyona sahip bir otomobil daha fazla esneme payına sahip olacağından keskin bir viraja girildiğinde merkezkaç kuvvetinin etkiyle savrulma eylemi gösterecektir. Spor amortisörlere sahip bir araç için bu durum tam tersidir. Ancak unutmayın ki spor süspansiyonlar daha sert olduğu için konfordan taviz vermeniz gerekecektir.
29 Haziran 2014 Pazar
ARABADA TERMOSTAT NEDİR VE NASIL ÇALIŞIR?
TERMOSTAT YAPISI, ARIZALARI VE GÖREVLERİ
Termostat ;
Termostat motor suyu sıcaklığını istenen ölçüde sabir tutabilen, motor içerisinde devirdaimin yapılıp yapılmamasını sağlayan bir anahtardır.Termostatın Çalışması ;
Motor çalıştığı sürece motor suyu devirdaim pompası vasıtasıyla sürekli motor içerisinde ve soğutma sisteminde dönerek hararet önlenir. Ancak aracı ilk çalıştırdığınızda su soğuk olmasına rağmen de bu işlem devam eder. Motorun sağlıklı çalışma sıcaklığına ulaşabilmesi için bu sistemin geçici süreliğine kapatılması gerekir. Bu datermostat vasıtasıyla olur.
Termostat motor ile radyatör arasında bulunur. Su sıcaklığı düşükken suyun önünü kapatarak devirdaim etmesini önler. Böylece aracı sabah ilk çalıştırdığınızda motor çalışma sıcaklığına bir an evvel ulaşır. Motorun ısısı gerekli dereceye geldiğinde daha fazla ısınıp hararet yapmaması için termostat açılır ve su soğutma sisteminde dolaşmaya başlar ve bu şekilde termostat görevini yapmaya devam eder. Termostatın açıp suyun devirdaim etmesine rağmen hararet yine yükselince de ısı müşürü durumu algılar ve fanı çalıştırır.
Termostat Yapısı ;
Termostat araç marka ve modeline göre fiziksel farklılıklar gösterir ancak görevi ve çalışması aynıdır. Kimi araçta suyun ısısı 89 derecede termostat açarken kimisinde 75 derecede açar. Ancak genel olarak görevi aynıdır.Termostat yıllardır araçlarda hep aynı sistemde yapılır ve üzerine başka türlü bir parça kullanılmamıştır. Genelde sarı malzemeden üretilirler. Ortasında bulunan civa ısı arttıkça genleşmeye başlar ve ucundaki kapakçığı iter ve böylelikle suyun geçişine izin verir.
Hyundai Accent 1.5 CRDİ Termostat |
Termostat Arızaları ;
Basit bir parça olmasına rağmen arızalandığı zaman ciddi hasarlara sebebiyet verebilir. Arıza çeşitlerini 3 grupra sayabiliriz ;1- Termostat Sürekli Açık Kalır : Motoru ilk çalıştırdığınızda motor normal çalışma sıcaklığına (90 dereceye) bir an evvel ulaşmak zorundadır. Termostat açık kaldığında motor suyu motorla radyatör ile sürekli devirdaim yapacağı için normal çalışma sıcaklığına ulaşılamaz. Bu durumda araç hem performansı düşük olacaktır hemde fazla yakıt tüketecektir. Ayrıca kış ise kalorifer de tam ısıtmayacaktır.
Eskiden yazın arabalardan termostat sökülürdü hararet yapmasın diye. Hatta duymuşsunuzdur yazlık kışlık termostat olayı vardı. Yazın hararet yapmasın diye düşük derecede açan termostat takılır, kışın ise araba kolay ısınsın diye yüksek derecede açan termostat takılırdı. Günümüz araçlarında böyle bir şeye ihtiyaç yoktur ve zaten fabrikalar da sadece tek çeşit standart dereceli termostat üretiyolar.
2- Termostat Sürekli Kapalı Kalır : Termostatın sürekli kapalı kalması en tehlikeli durumdur diyebiliriz. Çünkü erken farkedilmediği taktirde motorda büyük hasarlara yol açabilir. Termostatın açması gereken derecede açmaması halinde motor suyu radyatöre gidip soğumayacağından dolayı hararet yükselmeye devam eder. Devirdaim olabilmesi için termostatın açık olması şart.
Termostatın açıp açmadığı motorun sıcak, radyatörün ise hala soğuk kalmasından belli olur. Radyatöre dokunduğunuzda bazı bölgesi sıcak bazı bölgesi soğuksa, veya motor kadar sıcak olmayıp sadece ılık kalışsa termostat açmamış demektir.
3- Termostatın Geç Açması : Otomobil üreticileri termostatın açma derecesini genelde marka göre değişse de 75 ile 89 derece arasında belirler. Örneğin 85 derecede açması gereken termostat 95 derece açar ise aracın motorun normal çalışma sıcaklığını geçmiş olur ve bu da motora zarar verir.
Termostatın Motordaki Yeri
Termostat araç marka ve modeline göre motordaki yeri ve şekli değişir. Örneğin broadway 1.4 lerde hortumun içinde kelepçe vasıtasıyla dururken, peugeot 206 larda silindir kapağının arkasında, arabanın önüne doğru bakan radyatör üst hortumun geçtiği alüminyum taşıyıcının içerisinde bulunur. Genelde silindir kapağından radyatöre giden hortumların uç kısımalrındaki bağlantı yerlerinde veya silindir kapaklarının üstünde bulunur.
Sizin de termostat ile ilgili soru ve görüşleriniz, veya da termostatla ilgili aracınızda yaşamış olduğunuz sıkıntılarınız varsa yorum kısmından belirtebilirsiniz.
Debriyaj Sistemi Çalışması İçin Tıklayın |
Lambda Sensörü Arızaları İçin Tıklayın |
Etiketler:
arabada termostat,
etikett,
kalır,
termostat açma,
termostat arıza,
termostat bozulması,
termostat görevi,
termostat nasıl,
termostat ne işe yarar,
termostat neden,
termostat neden bozulur,
termostat nedir
Mazda Hakkında
Mazda ilk olarak 1920 de Bay Jujiro Matsuda ve bir kaç arştırmacı tarafından Hiroşimada Toyo Cork Kagyo Ltd. adı altında kuruldu.Bu şirket şişe mantarı üretiyordu daha sonra adı Abemaki Ağaç Şişe Mantarı Şirketi olarak değiştirildi. 1929 yılına gelindiğinde şirket makine parçaları üretmeye başladı,aynı yıl ilk aracı olan (aslında motosiklet)üç tekerlekli 30 modelini üretmeyi başardı. Araç o kadar başarılı olduki Çin'e MAZDA-GO-A adı altında ihraç edilmeye başlandı. 1934 te şirket adını Mazda olarak değiştirdi. Aslında bay Matsuda mütevazi kişiliği ile tanınan biriydi ama gerek markanın imajı gerekse ailesinin isminin çok fazla ön plana çıkmasını istememesinden dolayı Zoroastrian dininin tanrısı olan Ahura mazda ile özdeşleşsin amacıyla isim mazda olarak kaldı. Aynı tarihte küçük 8 tekerlekli kamyonların üretimine başlandı ve marka ismide üstlerine kondu. 1935 te Mazda, sırf üretim kaabileyetinin artması amacıyla Kaya delgeçleri ve ölçü blokları üretmeye başladı. 1936da şu anki logoya benzer ama aynı olmayan 'uçan M'figürü kullanılmaya başlandı. Bu figür Mazdanın anavatanı olan hiroşimayı temsil ediyordu ve aynı zamanda mazdanın Ahura mazdanında özellikleri olan çeviklik, hız ve yeni ufuklara süzülmeyi ifade ediyordu. 1940'ta İlk küçük sedan geliştirilmeye başlandı ama II.dünya savaşının patlak vermasiyle çalışma rafa kalktı ve ordu için arazi araçları üretimi başladı. 6 Ağustos 1945 teki atom bombası fabrikanın yarısını tahrip etti. Savaş sonrası fabrika tekrar inşa edildi ve üretim başladı. 1960'da Mazda ilk dört kapılı aracı olan R360 Coupe yi üretti. 1961 de NSU ile teknolojik ortaklık kurulup Wankel motorlara yönelik çalışmalar başladı. Bu yıl aynı zamanda mazdanın geleneksel benzinli motor,dizel motor ve wankel motor için beraber adım attığı bir yıl oldu. Bu yıl ilk pikap B1500 üretildi. 1962 de Carol 600 piyasya çıktı ve 1963 te üretim adeti 1 milyonu aştı. 1964'te İlk Familia 800 ve 100 yapıldı. 1965 te ingiliz firma Perkins Services'le dizel motorlar üzerine teknolojik ortaklık kuruldu.
Wankel Nedir?
Türkiye’de nadir bulunan bu motor modifiye konusunda son noktaya ulaşmış araçların gözdesi olmayı kısa zamanda başarmıştır.Standart motorlara göre hacim olarak yarı yarıya olmasına rağmen güç olarak neredeyse 1000 beygir güç üretmektedir. 100 km de 20 litre yakıt harcayan bu motorlar kullanıcıya mükemmel bir zevk yaşatmaktadır.
İsmi mucidi olan Felix Wankel’den (1902-1988) alan döner pistonlu bu motor üzerindeki çalışmalar 1924 yılında Felix’in kurduğu küçük bir laboratuarda başlamıştır. 1929 yılında yaptığı ilk moturun patentini almayı başarmıştır. 1933 yılında daha gelişmiş DKM32 isimli motoru yaparak çalışmalarına dur durak demeden devam etmiştir. Mütakip 1950 yıllarının başında eski adıyla NSU, yeni ismiyle Audi ile birlikte çalışmaya başlamıştır. Audi firmasında yapmış olduğu çalışmalarla göz dolduran Felix 136 beygire kadar çok güçlü motorlara imza atmıştır.
Göz dolduran Wankel motorlarını Japonlar,Amerika, İngiltere, İtalya kendi üretmiş olduğu araçlarda kullanarak 185 beygire kadar mükemmel araçlar tasarlamışlardır.
Bu motorun genel özelliklerine bakacak olursak; 4 silindire sahip motor 16 sübaplı ve çift eksantirik ile günümüz motorlarına göre daha az karmaşık yapıya sahiptir. Bu kadar basit bir yapıya sahip olmasına rağmen halen bazı parçalarının onarılması ve daha sağlam yapıya sağlam malzemeden yapılması mümkün değildir. Emme, sıkıştırma ve egzoz zamanları rotorun çevresinde oluştuğu için aşınma daha fazla ve polimer malzemeden yapılması onarılamaz bir hal almasını ve sürekli değişmesini gerektirmektedir.
Wankel’in çalışma prensibini inceleyecek olursak; dört zaman ilkesine göre çalışan motor her bir devrinde eksantirik miline üç devirlik iş yükler. Eksantirik milindeki bu hareket direk şanzımana iletilerek performans düşüklüğü büyük oranda engellenmiştir. Ayrıca motor su soğutmalı yapıya sahiptir. Yapı itibariyle oval bir şeklinin olması emme ve egzoz kanallarının birbirine paralel, ateşleme bujilerinin tam karşısında bulunmasına sebep olmuştur.
Motorun en büyük problemi ise gerçek performansını yüksek devirde yakalamasına bağlı olarak yakıt sarfiyatının oldukça artmasıdır. Türkiye’ de yerli araç olarak sadece Şahin’de bulunan bu sistem drag yarışlarının gözdesidir.
Araba Manyakları
İsmi mucidi olan Felix Wankel’den (1902-1988) alan döner pistonlu bu motor üzerindeki çalışmalar 1924 yılında Felix’in kurduğu küçük bir laboratuarda başlamıştır. 1929 yılında yaptığı ilk moturun patentini almayı başarmıştır. 1933 yılında daha gelişmiş DKM32 isimli motoru yaparak çalışmalarına dur durak demeden devam etmiştir. Mütakip 1950 yıllarının başında eski adıyla NSU, yeni ismiyle Audi ile birlikte çalışmaya başlamıştır. Audi firmasında yapmış olduğu çalışmalarla göz dolduran Felix 136 beygire kadar çok güçlü motorlara imza atmıştır.
Göz dolduran Wankel motorlarını Japonlar,Amerika, İngiltere, İtalya kendi üretmiş olduğu araçlarda kullanarak 185 beygire kadar mükemmel araçlar tasarlamışlardır.
Bu motorun genel özelliklerine bakacak olursak; 4 silindire sahip motor 16 sübaplı ve çift eksantirik ile günümüz motorlarına göre daha az karmaşık yapıya sahiptir. Bu kadar basit bir yapıya sahip olmasına rağmen halen bazı parçalarının onarılması ve daha sağlam yapıya sağlam malzemeden yapılması mümkün değildir. Emme, sıkıştırma ve egzoz zamanları rotorun çevresinde oluştuğu için aşınma daha fazla ve polimer malzemeden yapılması onarılamaz bir hal almasını ve sürekli değişmesini gerektirmektedir.
Wankel’in çalışma prensibini inceleyecek olursak; dört zaman ilkesine göre çalışan motor her bir devrinde eksantirik miline üç devirlik iş yükler. Eksantirik milindeki bu hareket direk şanzımana iletilerek performans düşüklüğü büyük oranda engellenmiştir. Ayrıca motor su soğutmalı yapıya sahiptir. Yapı itibariyle oval bir şeklinin olması emme ve egzoz kanallarının birbirine paralel, ateşleme bujilerinin tam karşısında bulunmasına sebep olmuştur.
Motorun en büyük problemi ise gerçek performansını yüksek devirde yakalamasına bağlı olarak yakıt sarfiyatının oldukça artmasıdır. Türkiye’ de yerli araç olarak sadece Şahin’de bulunan bu sistem drag yarışlarının gözdesidir.
Araba Manyakları
Mitsubishi EVO 500 HP
Mitsubishi Lancer, ilk kez 1973'te satışa sunulan otomobildir. Bunun dışında sportif Evo versiyonu bulunmaktadır. Evo serisi ise 1992'den bu yana satışa sunulmaktadır. Rallilerde boy gösteren Lancer'ın bu yüzden 'da "Ralliart" versiyonu bulunmaktadır. Lancerler türkiyede 1988 1992 yıllarında satılmıştır..Daha sonra lancerler türkiye topraklarına ithal edilmemiştir.2000 senesinde yedinci nesil lancerler sunulmuş ama bunlarda Türkiye topraklarına ithal edilmemişti. Lancerler 2004 yılında 8 neslini çıkardı.Bu nesil lancere birçok ödül kazandırdı.8.nesil lancer NHTSA kaza testlerine katılmış ve 4 yıldız almıştır.bu nesil yılın otomobili seçilmiştir.Türkiyede lancer 2003 otomobil fuarında tanıtıldıkdan sonra satılmaya başlanmıştır.Lancerde ebd destekli abs çift hava yastıkları merkezi çocuk kilidi gibi güvenlik özellikleri bulunuyordur. Lancerler Türkiye 'ye 1.3ve 1.6 motorlarla ithal edildi.Ancak 1.3 motor çok az ithal edildi.Günümüzde 1.3 lancer bulmak çok zor. Bu nesil toplam 4 yıl sürdü.2004 'den 2008 ' ye kadar sürdü.2008 'de tamemen yenilenerek dokuzuncu nesline kavuştu.
Araba Manyakları
Araba Manyakları
ARABANIN ÇEKİŞTEN DÜŞMESİNİN SEBEPLERİ
ARABANIN ÇEKİŞTEN DÜŞMESİNİN NEDENLERİ
Arabalarda çekiş düşüklüğünün ana sebepleri, ateşleme sorunları, hava yakıt ayar sorunları, debriyaj balatasının kaçırması, ateşleme avans ayarı sorunları, ateşleme bobin arızası,vakum avans arızası,araç karbüratörlüyse, karbüratör kirlenmesi, meme tıkanması yada karbüratör hava giriş düzensizliği, araç enjeksiyonluysa sensör sorunları ve enjeksiyon arızası, motor yağının kalitesiz yada çok kirlenmiş olması, yakıtın kalitesiz olması, hava filitresinin tıkalı olması, subap ayarlarının yada subap iticilerinin sorunlu olması, teker bilyalarında ve akslarda sorun olması, katalitik konvertörün yada egzozun tıkalı olması, frenlerin sıkı olması, motor kompresyonu'nun düşük olması gibi sorunlar aracın çekişten düşmesine ve yakıt tüketiminin artmasına neden olabilir. Araçta yakıt tüketiminde yükselme olmadanda çekiş düşüklüğüne sebebiyet verecek sorunlar görülebilir. Genelde çekiş düşüklüğüyle beraber yakıt tüketiminde yükselme görülür. Lpg sisteminden kaynaklı sorunlar ayrı başlık altında incelenmiştir.
Araba sahipleri genelde yokuşlarda aracın çekişinin düştüğünden şikayet ederler. Araç düz yolda giderken çekiş düşüklüğü fazla hissedilmediği için aracın yokuşlarda veya araç üzerindeki yükün artması durumunda çekişin düşük olduğu daha iyi algılanır.
Araçta sorun varsa genelde düz yolda giderkende bir miktar çekiş düşüklüğü yaşanır.Tabi yokuşlarda daha fazla güce ihtiyaç olduğu için çekiş düşüklüğü daha iyi hissedilir.
Aracın çekişten düşmesinin birçok sebebi olabileceği için araç sahipleri sorunun giderilmesinde büyük sıkıntı yaşaya bilirler. Çekiş düşüklüğü yaşayan araç sahiplerinin söylediği, şu parça değişti sorun düzelmedi şu ayar yapıldı sorun düzelmedi gibi sorunun giderilmesinde sıkıntı yaşaya bilirler.
O yüzden araçta çekiş düşüklüğü varsa yukarıda yazan sebeplerin genelinin kontrol edilmesi gerekir. Bir yada birden çok sebebi olabileceği gibi doğru teşhis koyulması için de tüm kontrollerin yapılması sorunun çözümlenmesi için gereklidir.
Çekiş düşüklüğüne neden olabilecek çok rastlanan sorunların önüne geçmek için dikkat edilecek hususlar. Ateşleme hatası buji, buji kablosu distribütör kapağı tevzi makarası gibi parçaların değişmesi. Hava filitresinin değişimi ve yakıt hava karışım ayarının yapılması. Motora düzensiz hava girişine sebep olabilecek boşlukların giderilmesi. Avans ve subap ayarlarının en iyi şekilde ayarlanması. Debriyaj baskı, balata, bilya takımının kontrol edilmesi.Karbüratörün ve memelerin temizliğinin yapılması.Araç enjeksiyonluysa sensörlerin ve enjeksiyonların temizlenmesi ve kontrolünün yapılması. Motor yağının,yağ filitresinin kaliteli ve temiz olması.
Genelde ikinci planda tutulan fakat çekiş düşüklüğüne neden olabilicek sorunlar.Teker bilyalarının ve aksların aşınmasından dolayı tekerlerin zor dönmesi karşı dürence sebep olacağı için aracın çekişini düşürür. Fren tertibatının sıkı, yada ayarsız olması yine karşı dirence neden olur. Katalitik konvertörde yada egzoz sistemindeki tıkanıklık yanmış yakıt atığının çıkışını engelleyeceği için aracın çekişten düşmesine neden olur.
Diğer bir husus kompresyon basıncının düşmesi durumu. Piston aşağı doğru inerken hava çekişi yapar.Piston yukarı doğru çıkarken hava sıkıştırılır.İşte bu sıkıştırma esnasında piston çevresinde bulunan segmanların aşınmış olmasından dolayı hava piston kenarlarından sızar.Ateşleme esnasında hava yakıt karışımı ne kadar iyi sıkıştırılırsa patlama şiddeti o kadar iyi olur ve piston patlama şiddetiyle beraber aşağı doğru itilir.Havanın segman kenarlarından sızması sonucunda hava yakıt karışımı iyi şekilde sıkıştırılamaz ve patlama şiddeti düşer. Piston daha zayıf şekilde aşağı doğru itilir bu durumda motor gücünün düşmesine ve çekiş düşüklüğüne neden olur.
İlk yapılacak işlem aracın tecrübeli kişiler tarafından kontrolünün gerçekleştirilmesi. Çekiş düşüklüğünün bir çok sebebi olabileceği için aracın tam olarak gerekli kontrollerinin yapılması sorunun çözülmesinde büyük önem arzeder.
Nissan 370z
Nissan, 26 Aralık 1933 tarihinde Japonya'nın Yokohoma kentinde kuruldu. Adı 1934 yılında Nissan Motor Co. Ltd. olarak değiştirilen şirket, şu anda müşteri mutluluğu ve memnuniyetini ön planda tutan ve tüm ihtiyaçlara cevap vermeyi amaçlayan bir hizmet anlayışı ile dünyanın 5 kıtasında üretim yapıyor. Kuzey Amerika, Avrupa, Japonya ve Denizaşırı Ülkeler olmak üzere 4 ana bölgede yapılanmış olan Nissan, Avrupa'ya araç ihracına 1962 yılında başladı. 1983'te Terrano II, Vanette Cargo ve günümüzde Navara üretiminin gerçekleştiği Nissan Motor İberica, İspanya'da üretime geçti. 1984 yılında, Nissan'ın bir diğer fabrikası, Nissan Motor Manufacturing İngiltere kuruldu.
Araba Manyakları
Araba Manyakları
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)